DİL UĞRUNA DOKUZ DELİK TAM OLDU

Bülbüllerin öttüğü o bahçeler,
Heyhat ki şimdi hepsi viran oldu.
Ecdadımın konuştuğu Türkçeler,
Tamamı savrulup da harman oldu.

Dede anlamaz torunun dilinden,
Neler geçer o dedenin gönlünden,
Değillermiş sanki onun sulbünden,
Gerçekleri terkettin, yalan oldu.

Ağlar dilim, bu dilimden çektiğim,
Açmaz gülüm, figanından bülbülün,
Şimdi ise kargaların öttüğün,
Keklik, turna, bülbüller talan oldu.

Ana söyler, evlatlarsa anlamaz,
Sözler değişik, hece tamamlanmaz,
Türküm der Türkçeyi hiç konuşamaz,
Kaval, zurna, dokuz delik tam oldu.

Ne şiirde, ne bestede ahenk yok,
Türlü teller birbirine karışık,
Batı müziğine heveslenense pek çok,
Kemancılar gitarlara ram oldu.

Ud gitti, tambur gitti, sapı kaldı,
Hece gitti, vezin gitti, yapı kaldı,
Bestelerde ahenk yok lafı kaldı,
Şair ölmüş, şiir perişan oldu.

Orgu, gitarı türlü sesler getirir,
Kendi çalar, kendileri tepinir,
Burnu yere değer yine ıkınır,
Müzikleri yamyamlara ram oldu.

Batı müziğiyle şenlenir belde,
Türkü, şarkı hiçbir şey yoktur elde,
Tamtam müziği çalınır her telde,
Beste, güfte hepsi de üryan oldu.

Bilmem bu gidişle nere' varılacak,
Mehter yerine orglar mı çalınacak,
Biz başka, dil başka kim anlayacak?
Kırkı birden bir lehçeye yan oldu.

Dilde reform diye dili kopardılar,
Dil bilmezler densizlere uydular,
Karıştı laflar anlamaz oldular,
Vakit geçti, gün ahirzaman oldu.
  <- Anasayfa




  Sitede Arama Yapın:

 
 
© 2007 - Doganhisar.com